Şentop, NTV canlı yayınında yeni yasama yılına ilişkin soruları yanıtladı.
Yeni anayasa çalışmalarının nasıl gerçekleştirileceği sorusu üzerine Şentop, 1982 Anayasası’nın 12 Eylül darbesi sonrasında yapıldığını ve yürürlüğe girmesi sonrasında anayasa tartışmasının başladığını belirtti.
Şentop, içinde bulunduğu Uzlaşma Komisyonunun 2011 Haziran seçimlerinden sonra başladığı çalışmaları 2 yıldan fazla sürdürdüğünü anımsatarak, “Bu komisyon çalışmalarının çok büyük katkı sağladığını düşünüyorum bu tartışmalara… Soyut olarak şimdi de zaman zaman görüyorum, özgürlükçü anayasa, tamam şu model şu hükümet sistemi deniyor ama bütün bunlar hep prensip bazlı açıklamalar. Türkiye’nin artık o noktaları geçmesi lazım.” dedi.
Anayasa çalışmalarına yönelik madde bazlı somut önerilerin gündeme getirilmesini isteyen TBMM Başkanı Şentop, Uzlaşma Komisyonunun 2012-2013 döneminde, o günün şartları içerisinde somut anayasa metinlerinin ortaya çıkarıldığını hatırlattı.
Şentop, anayasa ile ilgili tartışmaların bu noktadan yürümesi gerektiğini kaydetti.
“Siyasi partilerin kendi tekliflerini açık şekilde ortaya koymaları önemli”
Anayasayla ilgili tartışmaların hükümet sistemi tartışmalarıyla karıştırıldığına dikkati çeken Şentop, “Yürütmeyle ilgili kısmı üzerindeki tartışma… Ama bakıyorsunuz bu konuya ilişkin somut şeyler içermeyen ama yargı bağımsızlığı, adil yönetim vesaire gibi hangi sistem olursa olsun aynı kalacak hususlarla ilgili bazı teklifler görüyorsunuz.” ifadelerini kullandı.
Siyasi partilerin kendi tekliflerini açık şekilde ortaya koymaları çağrısında bulunan Şentop, “Somut maddelere dökülmüş şekilde ortaya koymaları önemli. Bu aşamadan sonra en azından anlaşılacaksa nasıl anlaşılacağı, anlaşılmayacaksa neden anlaşılmayacağı somut şekilde ortaya çıkmış olur. Şu andaki tartışmalar ilkesel bazda…” şeklinde konuştu.
TBMM Başkanı Şentop, yeni anayasanın nasıl değiştirileceği, bunun bir anayasa değişikliği şeklinde mi getirileceğine yönelik soru üzerine, şunları kaydetti:
“O konu da ayrı bir konu, onun da görüşülmesi lazım. Farklı yaklaşımlar var hukukçular arasında. Hukukta pozitivizm dediğimiz zaman yürürlükte olan mevzuatı esas alan yaklaşımlar var, ona göre ‘Yeni anayasa yapamazsınız.’ diyor onlar çünkü anayasa var zaten, bu anayasayı nasıl kaldırırsınız? Ona uymak zorunda herkes gibi… Dolayısıyla ‘Bunu anayasa değişikliği bağlamında ancak yapmak mümkün.’ diyenler var. Fakat burada tabii şöyle bir yol her zaman vardır, eğer yeni bir anayasa konusunda mutabakat sağlanırsa bunun usulüyle ilgili de bir mutabakat sağlanır. Bu usulü de bir anayasal hüküm haline getirmek mümkün olur. Anayasaya bir geçici madde konulur. O süreç orada tarif edilebilir.”
“Tek adam yönetimi tartışmalarını tuhaf buluyorum”
Şentop, yeni anayasa yapımında izlenecek yol haritasına TBMM’nin atacağı adımlara ilişkin bir soruya “Bu, ancak içerikle ilgili bir mesafe alındıktan sonra olabilecek bir şey. Daha önce denendi. 26. dönemde de böyle bir çalışma yapıldı. Orada da mesafe alınamadı.” yanıtını verdi.
Yeni anayasa yapılması konusunda herkes tarafından bir mutabakat bulunduğunu ancak bunun içeriği ve usulü konusunun tartışmalı olduğunu vurgulayan Şentop, “Şüphesiz farklı görüşler var ama önce mutabakat hususlarından hareket edilmelidir. Böyle hareket edildiği takdirde farklı siyasi görüşlere sahip partilerin tahmin ettiklerinden daha fazla ortak noktalarının ortaya çıkacağını düşünüyorum.” diye konuştu.
Daha önce Uzlaşma Komisyonundaki yeni anayasa tartışmalarını hatırlatan Şentop, “Bazen sanki anlaşılabilecek hiçbir şey yokmuş gibi konuşuluyor. Ancak Uzlaşma Komisyonunda tahmini olarak yüzde 50’nin üzerinde anayasadaki konularda mutabakat sağlanmıştı. Herkes bir metnini ortaya koyarsa en azından yüzde kaç mutabakat var, onlar net olarak ortaya çıkar. Nasıl yürüneceğine dair daha somut bir yol haritası çıkabilir.” ifadelerini kullandı.
Şentop, yeni anayasa tartışmalarının Türkiye’ye mesafe aldırdığını ve ülkeyi ilerlettiğini vurguladı.
“AK Parti içerisinde başkanlık sisteminde önce iktidar olmanın daha kolay olduğu yönünde görüşlerin bulunduğu” yönündeki iddiaların sorulması üzerine Şentop, sistem tartışmalarının 2023 seçimlerine kadar devam edeceğini, ondan sonra bunların ortadan kalkacağını kaydetti.
Sisteme yönelik “tek adam yönetimi” şeklinde eleştirilerin sorulması üzerine de Şentop, “Tek adam yönetimi tartışmalarını tuhaf buluyorum. Bütün sistemlerde nihai kararı veren kişi anlamında tek adam vardır. Siyasi partilerde böyle değil mi? Şüphesiz kurullar vardır ama nihayetinde son kararı genel başkan veriyor. Parlamenter sistemde de sözü başbakan söylüyor. Dünyanın her yerinde de böyledir.” yanıtını verdi.
“Parlamenter sistemin alışkanlıkları devam ediyor”
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde cumhurbaşkanı seçimine işaret eden Şentop, “Aynı aktörler ve aynı alışkanlıklarla beraber bir sistem değişikliği yaptık. Hep beraber parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçtik. Dolayısıyla parlamenter sistemin alışkanlıkları, bakış açıları hala devam ediyor. Bu erken seçim tartışmaları da o bağlamda.” diye konuştu.
Şentop, cumhurbaşkanlığı seçimlerine birinci turda sonuçlanmalıymış gibi bakıldığına ancak dünyada birçok ülkede seçimlerin genellikle ikinci turda sonuçlandığına dikkati çekti.
“Baraj üzerinden sadece seçim sistemini tartışmak doğru değil”
Seçim barajının yüzde 7’ye çekilmesiyle ilgili konuda değerlendirilmesi sorulan Şentop, “Baraj üzerinden sadece seçim sistemini tartışmak doğru değil.” yanıtını verdi.
Almanya’daki son seçimleri ve seçim sistemini örnek gösteren Şentop, “Bir dengeyi kurabilmek için seçim sistemi kendi içerisinde gerekirse parlamentodaki milletvekili sayısını artırarak bir sonuç ortaya çıkarıyor. Bunun sebebini de söylüyorlar, marjinal partileri, özellikle ırkçı Nazi partilerini sistem içinde güçlü hale getirmemek için düşünülmüş bir sistem bu.” dedi.
Seçime baraj üzerinden bakıldığında barajın sıkıntılı olarak görüldüğünü kaydeden Şentop, “Ama her seçim sisteminde bazı barajlar, frenler, dengeler var. Bizim sistemimize de baktığımızda seçim ittifakları getirildi. Seçim ittifakları olduğu zaman baraja takılmadan ittifaka dahil olan siyasi partilerin milletvekili çıkardığını görüyoruz. Baraj, burada partileri engelleyici olmadı.” ifadelerini kullandı.
“Başkanlık siteminde baraja gerek yok ama…”
İttifaka dahil olmaları halinde siyasi partilerin barajı aşmaları şartı aranmadığını hatırlatan Şentop, “Konuya sadece baraj üzerinden bakmamak lazım. Seçim sisteminin kendi içindeki unsurları da dikkate alarak, bir bütüncül yaklaşımla bakmak lazım.” dedi.
TBMM Başkanı Şentop, “Başkanlık siteminde baraja gerek yok ama parlamento içerisinde de yasama süreçleri söz konusu olduğundan oyların çok fazla dağılması halinde parlamentonun çalışmasını olumsuz etkileyeceği için burada barajın olmasını gerekli gören yaklaşımlar var.” değerlendirmesinde bulundu.
İç tüzükle ilgili adım atılacak mı?
Şentop, yeni dönemde Meclis iç tüzüğü ile ilgili bir adım atılıp atılmayacağının sorulması üzerine, komisyonların daha aktif çalışabileceği bir düzenleme olması gerektiğini düşündüğünü belirtti.
Mecliste bunun altyapısının oluşturabileceğini vurgulayan Şentop, şunları kaydetti:
“Kanaatim, prensipler üzerinden hareket edilirse, yani yeni iç tüzük derken, konuşma süreleri falan gibi konular üzerine odaklanarak değil. Bunlarla ilgili zaten sorun yok. Yeni iç tüzük derken ‘Bütün maddeleri atalım ve yepyeni maddeler yazalım.’ şeklinde değil benim düşüncem. Yerleşik, yıllardır uygulanan maddeler var. Burada, yeni sistemle uyumlu bir iç tüzüğün oluşturulması… Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi içerisinde parlamentonun, yasama organının çalışmasıyla ilgili yeni sistemin paradigmasıyla bir iç tüzük oluşturulmalı.
Ben bir yeni iç tüzüğe ihtiyaç olduğu kanaatindeyim. Mevcut iç tüzükte yerleşik olan, tartışmasız olan hükümlerin muhafaza edilmesi suretiyle yeni bir iç tüzük yapılabilir. Bunu bakalım, göreceğiz. Kaliteli bir yasama süreci için buna ihtiyaç var.”