Uzmanlığını gen ve hücre terapisi üzerine yapan Dr. Semih Tareen, Amerika’da, virüsleri kullanarak kanser tedavisi üzerine araştırmalar yapan bir laboratuvarda uzman virolog. İlk soru: “Etkinlik oranı nasıl olur da ülkeden ülkeye farklılık gösterir?” Dr. Tareen, açıklanan etkinlik oranlarının her ülkenin kendi kurullarına ait olduğunu, aşıyı geliştiren Sinovac firmasının ise henüz açıklama yapmadığını hatırlatıyor ve şöyle devam ediyor: “Farklılığın ilk sebebi bu. Açıklamayı tüm verileri derleyip firmanın kendisi yapması gerekirdi. Yapacağını duyurdu ama ne zaman henüz belli değil, biz de beklemedeyiz. Farklılığın bir sebebi de her ülkedeki gönüllü ve vaka sayısının farklılık göstermesinden kaynaklı.”
“Etkinlik çalışmalarına Türkiye’de Brezilya’nın neredeyse onda biri kadar bir katılım oldu. Türkiye’de toplam 1322 gönüllüde 29 vakanın 26’sına plasebo, 3’üne de gerçek aşı verilmiş. Etkinlik yüzde 91.25. Brezilya’da 9 bin 252 gönüllüde 252 vakanın 167’si plasebo, 85’i aşı grubunda. Etkinlik yüzde 50.38. Bu noktada gözden kaçırılmaması gereken önemli bir ayrıntı daha var. Brezilya COVID-19 semptomlarını, başka ülkelerin yapmadığı şekilde, çok ciddi-ciddi-orta-hafif-çok hafif gibi gruplara ayırdı ve her grup için farklı etkinlik yüzdesi hesabı yaptı. Bu da farklı rakamlar çıkmasına yol açtı.”
İkinci soru şu: “Etkinlik oranının yüzde 50 olması ne demek? Boşuna mı aşı oluyoruz?” Dr. Semih Tareen, “Hayır, boşuna değil. Hatta, CoronaVac aşısının daha ciddi vakalarda etkinliği daha da fazla, yüzde 78 ile yüzde 100 arasında seyrediyor rakamlar. Tüm bu veriler bize aşının koruyabileceği ve ciddi COVID-19 riskini (ağır hasta-yatan hasta) azaltabileceğini gösteriyor. Aşı olsanız dahi virüsü kapma olasılığı var mı? Evet. Ancak böyle bir durum olsa dahi aşılıysanız, hastalığın hafif semptomlarla atlatıldığını söylemek mümkün. Yüzde 50 bize bunu gösteriyor. Bu da önemli bir başarı” diyor.
Aşıların ilk amacının sterilize bağışıklık oluşturmak, yani virüsü kapmamak ve yaymamak olduğunu belirten Dr. Tareen, ikinci amacın ciddi hastalıktan korumak olduğunu söylüyor, şöyle devam ediyor: “Çin aşısı olarak bilinen CoronaVac’ın bu noktada ciddi hastalıktan koruyabileceği ümidi var ve veriler de bunu gösteriyor. Aşı olanın, virüs kapması halinde, hastalığı hafif semptomlarla atlatacak olması iyi bir durumdur ki bu COVID-19’un nezleye dönüşme ihtimalidir, idealdir. Grip aşısının dahi koruyuculuğunun yüzde 20-60 arasında olduğu unutulmamalıdır. Uzun vadede daha da başarılı olabilecek bir aşı.” Son soru: “Aşı olsak da virüsü başkalarına bulaştırır mıyız?” Cevap net: “İşte o belli değil, henüz bilmiyoruz. Klinik deneylerde her 3 aşının da yayılımına bakılmadı.”
CONNECTICUT Üniversitesi Alerji ve İmmünoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Derya Unutmaz’ın önerisi muhakkak aşı olunması yönünde. Neden? Prof. Dr. Unutmaz şöyle anlatıyor: “Kafa karışıklığı, soru işaretleri olabilir. Yine de tek seçenek olsa bile, bu aşı olunmalı. Burada hiçbir şüphe olmasın. Aşının güvenliği ile alakalı hiçbir sıkıntı yok, yüz binlerce kişiye yapıldı. Türkiye İlaç Kurumu güvenli olmadığına kanaat getirse zaten onay vermezdi. Dünya Sağlık Örgütü’nün koyduğu etkinlik sınırı yüzde 50. Yani ‘yüzde 50 ve üzeri koruyuculuğu olan aşılar’ onay alabilir. Bu noktada aşı kesinlikle olunmalı. Ağır hastalığı önleyeceği ve ölümleri azaltacağı bir gerçektir. Toplumsal bağışıklığı yüzde 50 etkinlikle yakalamak daha zor olacaksa da böyle bir sorun ikinci safhada düşünülmeli. Şu an amaç ölümleri ve hastalığı azaltmak. Tavsiyem, herkesin aşı olması ve ‘Aşı olduk’ diye tedbirleri elden bırakmamasıdır.”
Peki kafa karışıklığının ya da endişenin sebebi ne? Prof. Dr. Unutmaz bunun Brezilya, Endonezya ve Türkiye’de aşının Faz 3 çalışmalarını devam ettiren Sinovac şirketinin yanlış bir yol izlemesinden kaynaklı olduğunu belirtiyor, “Mesela, BioNTech ve Moderna aşılarını yaklaşık 30-40 bin kişi üzerinde, yine farklı ülkelerde denediler. Elde ettikleri verileri derleyip kamuoyu ile paylaştılar. Sinovac da ülke bazında açıklama yapılmasının önüne geçmeli, ülkelerden verileri toplayıp genel etkinlik açıklaması yapmalıydı ama yapmadı” diyor.
Türkiye’deki çalışmaların diğer ülkelere göre daha küçük bir grup üzerinde yapıldığını, farklılıkların bundan kaynaklanabileceğini de hatırlatan Prof. Dr. Unutmaz şöyle devam ediyor: “Brezilya bu çalışmayı yaklaşık 13 bin kişi üzerinde yaptı. Vaka sayıları daha yüksek. O nedenle gelen veriler daha güvenli. Zaten eski usul denilen, inaktif aşılarda beklenen en fazla yüzde 60-70 oranında koruyuculuktur. Çin aşısının belli bir koruyuculuğu olduğu kesin ama bu düşük bir koruyuculuk açıkçası. O nedenle, aşı olduktan sonra tedbirlere devam edilmeli. 1. dozdan sonra tam koruma olmaz. 2. doza kadar sanki hiç aşı olmamış gibi devam etmek lazım. Aşı 65+ için etkili mi? Bu soruyu çok insan soruyor, biz de cevap veremiyoruz. O nedenle şirketin verileri acilen derleyip, detaylı açıklama yapması lazım.”