Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, Demirören Haber Ajansı’na İzmir depremiyle ilgili açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Ercan, “Bu bir İzmir depremi değil, bir Sisam depremi. Etkileme alanı yaklaşık 150 kilometre bir alandı. En çok etkilenen yer İzmir’di. İzmir depremi değil ama en fazla hasar yaptığı yer İzmir oldu” diyerek şunları kaydetti: “İzmir’in en dayanıksız yerlerinden birisi Bornova Ovası’dır. Bornava Ovası’nı oluşturan olay o ırmaktır. Irmak getirdiği çökerlerini ova içine vermiştir. Mersinli ve Alsancak’ın bulunduğu yerlerde tam etek kısmı vardır. Oraları genellikle sulak yerlerdir. Oradaki çanağın derinliği yaklaşık 300 metredir. Oradaki deprem büyütmeleri yaklaşık 4 kattır. Göztepe’de deprem büyüklüğü daha az yapıyı hoplatırken, Bayraklı’da daha yüksektir. Aynı olay Alaybey, Karşıyaka, Bostanlı, Mavi Şehir, Çiğili, Menemen de söz konusudur. Yer sanki bir mikrofon etkisi yaratırcasına depremi büyütür. Yıkımların ve çatlakların olmasının ana nedeni bunlar. Bir de sulak olması. O bölge alacalı İzmir bamyasının yetiştiği yerlerdi, Bornova bamyası diye çok ünlüydü. Şimdi o tarım alanlarının, sulak tarım alanlarının üzerine çok katlı yapıların yapılmasıyla başımıza gelen bunlar oldu, suya doygun zemin” dedi.
“GÖÇÜK ALTINDA KALAN İNSANLARIN, ÖLENLERİN ÇOĞU BOĞULMADAN ÖLDÜLER”
Ercan, İzmir depreminde yıkılan binalarından yükselen toz bulutlarına dikkat çekerek, “Suya doygun zemin tamamen donatılarda paslanmaya neden olur. Ama televizyonlardaki görüntülere baktığımız zaman hem paslanmanın olduğunu hem donatıların, bir de betonun niteliğinin çok düşük olması nedeniyle un ufak oldu. Onun sonucunda büyük bir toz kalktı. Göçük altında kalan insanların, ölenlerin çoğu boğulmadan öldüler. O nedenle böyle bir şey bizim başımıza da gelebilir. Benim önerim, ağızını kapatacak, burnunu kapatacak, gözünü kapatacak, başının üzerine bir kitap koyup tutarak vücudunu küçültecek. Her depremde insanların çoğu boğularak ölür. Kimisi yaralanarak, kimisi boğularak. Umarım göçük altından sağlam çıkar insanlar. Başka bir ümidimiz yok” ifadelerini kullandı.
“BİZİM ÇAĞIMIZDA TÜRKİYE’DE İLK DEFA BİR SÜPÜRTÜ DALGASI OLUŞTU”
Ercan, İzmir’in geçmişte büyük depremler gördüğüne ancak tsunaminin (süpürtü dalgası) ilk defa görüldüğünü belirterek, “Bizim çağımızda Türkiye’de ilk defa bir süpürtü dalgası oluştu. Çünkü depremin bir göçüntü bileşeni vardı. Benim hesaplarıma göre yaklaşık Sisam tarafı 2 metre 30 santim göçtü. Bu göçmenin sonucunda süpürtü dalgaları oluştu. Önce kıyıdan sular o boşluğa doğru çekildi. Daha sonra da bir kürüme etkisi yaparak süpürtü biçiminde kıyıya vurdu. Sanki Seferihisar yollarından nehir gibi, keza Sığacık Körfezi’nde de nehir gibi suların aktığını gördük. 60 santim yüksekliğindeydi. Ama bunu ilk defa gördü Türkiye. Çünkü göçüntülü kırık eğer denizde deprem yaparsa bu olur. Hemen Sisam’ın karşısında Seferihisar var, Gümüldür var buralarda görüldü bu. Sığacık’ta sadece su yükselmesi olarak görüldü çünkü Sığacık Koyu biraz ters bakar. Teos Antik kentini yıkan da yine depremlerdir. İzmir’de geçmişte 17. yüzyılda 7.5 büyüklüğünde deprem olmuştur, yaklaşık 20 bin kişi ölmüştür. Orada da yine Konak, Basmahane, Alsancak’ta süpürtü dalgaları görülmüştür. Bunları yüksekliğinin 1.5-2 metre olduğu söylenir.
VAN DEPREMLERİ BENZETMESİ
Ahmet Ercan, depremin artçıları konusunda ise, “6 şiddetine kadar beklenebilir. 4-4.5-5-5.5-5.8-5.9, 6 şiddetine kadar beklenebilir. İzmir’deki yapıların, özellikle niteliksiz yapıların çoğu yoruldu. Bu yorulma oranı kimi yapılarda yaklaşık 3. raunttan çıkmış bir boksör yorulmasıyken, Bayraklı, Bostanlı gibi kesimlerde yaklaşık 9. raunttan çıkmış bir boksör durumunda. Benim korkum Van depremindeki durum burada olabilir belki. Van’da 7.2’lik bir deprem olmuştu. Çok fazla göçük olmamıştı ama yapılar yorulmuştu. Arkasında bir Erciş depremi geldi 5.7 büyüklüğünde, 38 tane yapı yıkıldı. Yorulmuş yapı üzerine eklentiyle yeni bir sarsıntıya maruz kalınca bu olabiliyor. Eğer İzmir’de de bu 7 büyüklüğündeki depremden sonra olacak 5.9-6’lık bir deprem gelirse, benzer olayları İzmir’de görebiliriz. En büyük olasılık tabi 1 hafta, 15 gün içerisinde. Ondan sonra azalarak devam eder ama mutlaka olur. En çok 1-2 yıl gecikebilir ama olur” diye konuştu.
İSTANBUL DEPREMİ
Ercan, İzmir depreminin İstanbul depremine etkisi konusunda ise, “Uzak etki dediğimiz bir olay var ama olasılığı çok az. İstanbul depremini erkene çekmez bu deprem. İstanbul depremi için öngörümü değiştirmedim, hala 2045’den önce İstanbul’da bir deprem olursa yani Kuzey Marmara’da bir deprem olursa şaşırtıcı olur benim için” dedi.
KORKUTAN UYARI
Ercan, 1999 Gölcük ve Düzce depremlerine dikkat çekerek, “Bu deprem çok şükür ki İzmir’in içinde olmadı. İzmir kırığının içinde olabilirdi. Eğer İzmir kırığında olsaydı bu deprem; şu anda 10 binlerin ölümünde söz ediyorduk. Benim hesaplarıma göre deniz içini 75 kilometre kırmıştır. Bu kırık Nazilli, Aydın üzerinden doğru gelen ve daha sonra Söke üzerinden, bir kolu Kuşadası üzerinden Sisam’ın kuzeyine doğru giden koldur. Bu 150 kilometrelik alan içinde her yerde deprem olabilir. Bazı noktalarda taşma noktasına kadar gelmiş birikim varsa o deprem yaratabilir. Küçük depremler büyük depremleri tetiklemez ama şu var ki; depremler olduktan sonra enerjinin bir kısmı uçlara gider, kırığın uçlarına gider. Bu yerlerde eğer taşma noktasına kadar birikmiş gerginlikli kırıklar varsa oralarda depremler yaratabilir. 1999 Gölcük depremi 7.5 büyüklüğündeydi. O gitti 12 Kasım’da Düzce’de 7.2’lik deprem üretti. Benzer bir olay İzmir’de de olursa benim için şaşırtıcı olmaz. Bu ille de Türkiye’de olmayabilir. Bunun bir tarafı Yunanistan. Yunanistan’da da olabilir. Atina, Selanik, Kuzey Anadolu ile bu kırığın kesim noktaları benim için çok kritiktir” şeklinde konuştu.