Son dakika.. Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan çağrı: Fransız markalarını almayın | Video

Son dakika.. Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan çağrı: Fransız markalarını almayın | Video

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları;

Şimdiye kadar dünya genelinde 1 milyon 200 bin insanın hayatına mal olan salgın dalgalar halinde yayılmaya devam ediyor. Güçlü sağlık altyapımız ve sağlık çalışanlarımızın sayesinde diğer ülkelere göre hamdolsun bu sağlık krizini daha hafif geçiriyoruz.

Temizlik, maske, mesafe kurallarına riayet ederek hastalıkla mücadelemizi sürdürüyoruz. Rehavete kapılmıyor, tedbiri asla elden bırakmıyoruz. Rızkının peşindeki insanlarımızı sıkıntıya sokmadan önü arkası iyi hesaplanmış adımlarla süreci yönetiyoruz. Genel tabloya göre sıkıntı gördüğümüz alanlarda müdahalede bulunmaktan çekinmiyoruz.

Tüm dünyada hasta sayılarının ürkütücü boyutlara ulaştığı bu günlerde milletimden tedbirlere daha fazla hassasiyet göstermelerini özellikle rica ediyorum. 83 milyonun her bir ferdine burada görev düşüyor, bir süre daha sabredecek sebat edecek kurallara uyacak ondan sonra inşallah hep birlikte feraha erişeceğiz. Hasretini çektiğimiz o güzel günlere milletçe hep beraber kavuşacağız. Salgında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet diliyorum. Rabbimden milletimizi ve tüm insanlığı bu musibetten en kısa sürede kurtarmasını niyaz ediyorum.

Yüreklerimizi asıl dağlayan, Müslümanların içinde bulunduğu ahvaldir. İslam alemi sancılı bir imtihan ve zorluklarla dolu günler yaşıyor.

Suriye’de rejimin saldırıları neticesinde 1 milyon kardeşimiz hayatını kaybetti, Yemen’de 100 binlerce masum çocuk öldü. Libya’nın zengin yer altı kaynakları darbeciler ve emperyalistler tarafından talan edildi.

Filistin’de zulüm, Arakan’da şiddet, Türkistan’da baskı can almaya devam ediyor. Sırf Müslüman oldukları için öldürülen evlerinden kovulan yüzbinlerce Müslüman kardeşimiz var. Misyonerler tarafından din değiştirilmeye zorlanan, evlatları kendilerinden koparılan milyonlarca Müslüman var. Dini kimliğinden dolayı şiddet gören, ayrımcılığa uğrayan milyonlarca kardeşimiz var işte Fransa’da yaşananlar bütün bunlar dünyanın gözü önünde oluyor fakat Batı özellikle Hristiyan dünyasına sesleniyorum. Musevilere sesleniyorum, her şeyden önce insanız insan olarak bizim dinimizde Hristiyan olmak suç değildir biz ona da sahip çıkıyoruz aynı şekilde Musevi’ye de sahip çıkıyoruz. Ama gelin Fransa’da Müslümanlara bir zulüm varsa hep birlikte bir oraya da sahip çıkalım diye buradan dünya liderlerine sesleniyorum.

Özellikle Avrupa ülkelerinde Müslüman düşmanlığının adeta veba gibi toplumlara sirayet ettiğini görüyoruz. Müslümanlara ait iş yerleri okullar hemen her gün ırkçıların faşist saldırısına maruz kalıyor.

Nasıl ki Fransa’da Türk markalı mal satın alınmayın diyorsa ben de buradan milletime sesleniyorum sakın Fransız markalarını satın almayın.

Gün geçmiyor ki Müslümanlara ait ibadethanelere yapılan bir saldırının haberini almayalım. Ben buradan Merkel’e sesleniyorum, hani sizde din özgürlüğü vardı? Hani sizde özgürlüğünü yaşayanlara karşı devletin güvencesi vardı? Peki, bir sabah namazında nasıl oluyor da 100’ü aşkın polis bir camiye saldırıyor? Siz bunların tam tersini Türkiye’de duydunuz mu? Çünkü bizde tam gerçek din özgürlüğü var, ama bunlarda yok.

İşte Fransa’da yaşananlar, ve duvarlarda ne yazık ki Fransa’nın akli noktada kontrole muhtaç olan liderinin teşviki ile bu saldırılar yapılmaya başlandı. Bugüne lafa gelince demokrasiyi kimseye bırakmayan birçok batılı devlette Müslümanlara karşı hukuksuzluklar adeta sıradan hale gelmiştir. İşte siz gerçek manada faşistsiniz, siz gerçek manada Nazi’nin adeta zincir halkalarısınız. Medya ve siyaset eliyle çoğu zamanda güvenlik birimlerinin göz yummasıyla toplumda yaygınlaştırılıyor. Avrupalı Müslümanlar bilinçli ve kasıtlı bir şekilde kandan ve şiddetten beslenen yapıların kucağına itiliyor.

Peygamber efendimiz adeta bu günleri işaret eden bir hadisi şerifinde “Öyle bir zaman gelecek ki, dininin gereklerini yerine getirme konusunda sabırlı davranıp Müslümanca yaşayan kimse avucunda ateş tutan kimse gibi olacaktır.” Diyor.

FETÖ gibi örgütler en üst düzeyde korunurken samimi müminler dışlanmakta ötekileştirilmektedir. DEAŞ gibi teröristlerin cinayetlerinin faturası dinimize ve müminlere kesilerek Müslümanlara yönelik kin ve nefret körüklenmektedir. Batı’da yükselen İslam karşıtlığı bugün artık kitabımıza, peygamberimize ve tüm kutsallarımıza yönelik top yekün bir saldırıya dönüşmüştür.

80 yıl önce Musevilere karşı işlenen insanlık suçları daha 25 yıl önce Srebrenitsa’da Bosnalı kardeşlerimize yapılan halen hafızalardadır.

Ciddi bir inanç buhranı içinde olan Batı toplumları İslam’ı ve Müslümanları hedef alarak buradan çıkış yolu aramak gibi bir yanlışa düşmüşlerdir. Batılı siyasetçiler başarısızlıklarını Müslümanları hedef göstererek örtmeye çalışıyorlar. Bu nefret ikliminin günlük siyasetin olağan gerilimleri ile hiçbir bağının olmadığı açıktır, korkarım çok daha sinsi bir planın çarkları işlemektedir.

6 milyon insanı Avrupa’da yaşayan bir ülkenin Cumhurbaşkanı olarak muhataplarımıza şu ikazı yapmakta fayda görüyorum, Müslümanları düşmanlaştırarak elde edebileceğiniz hiçbir kazanım yoktur.

İkinci dünya savaşında yaşanan katliamlardan herkes ders çıkarmalıdır, ırkçı terörizm Avrupa’ya kandan başka bir şey getirmemiştir getirmeyecektir. Türkiye vatandaşlarının hak hukuk ve güvenliğini korumakta kararlıdır. Irkçı terörizmi bir milli güvenlik meselesi olarak değerlendiriyor ve planlarımızı buna göre yapıyoruz.

Avrupa’nın kanser hücresi gibi yayılan bu örgütlerle ilgili daha tutarlı ve medeni bir tavır alması gerekiyor. Özellikle Avrupa’nın AB kurumlarına ciddi sorumluluk düştüğüne inanıyorum. AB Konseyi İslam düşmanlığını daha fazla görmezden gelemez, ülkemizle ilgili hemen her konuda görüş bildiren AB Konseyi üç maymunu oynayarak bu meseleyi geçiştiremez.

Avrupa’nın ahlak sahibi liderleri korku duvarlarını yıkmalı ve konuşmaya başlamalıdırlar. Avrupalı siyasetçiler Fransa Devlet Başkanı Macron’un başını çektiği nefret kampanyasına artık bir dur demelidirler.

Önceki gün yaptığım çağrıyı tekrarlamak istiyorum, ırkçılık ve İslam düşmanlığı insanın aklı melekelerini yok eden bir psikozdur. Ülkesinin vatandaşlarının geleceğini düşünen her siyasetçi bunu kabul etmeli ve sorunu çözmek için yollarını aramalıdır.

“BU ÜLKEDE ALLAH VE AHLÂK DEMENİN YASAK OLDUĞU ZORLU, UTANÇ VERİCİ GÜNLER YAŞADIK” 

Camilerin emlak niyetine satıldığı, ibadethanelerin ahıra çevrildiği, Kur’an kurslarının kapatıldığı günlerimiz oldu. Kur’an-ı Kerim’in tren vagonlarında, ahırlarda, derme çatma binalarda gizli saklı şekilde öğretildiği günlerden geçtik.

Milletin desteğiyle kurulan Kur’an kursları, imam hatip okullarımızın kapısına kilit vuruldu.

Bu ülkede Allah ve ahlâk demenin yasak olduğu zorlu, utanç verici günler yaşadık.

Şuanda 1 milyon 300 bin öğrenci İmam Hatiplerde eğitim görmektedir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir