Başta Marmara Denizi olmak üzere, denizlerdeki müsilaj sorununun nedenlerinin araştırılarak gerekli önlemlerin alınması amacıyla kurulan Meclis Araştırması Komisyonu, AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Demir başkanlığında toplandı.
Toplantıda, komisyonun çalışma süresinin bir ay daha uzatılması kabul edildi.
TÜBİTAK Başkanı Mandal, başkanlığını yürüttüğü Marmara Denizi Bilim ve Teknik Kurulu’nun müsilaj sorunu konusunda yaptığı çalışmalar hakkında bilgi verdi.
TÜBİTAK olarak sadece bugünün değil, geleceğin güçlüklerinin üzerinde çalışmaya gayret gösterdiklerini belirten Mandal, “Birçok boyutu etkileyen bir süreç. Dolayısıyla bu sürecin doğru yönetimi, gelecekte karşılaşılacak birçok güçlüğe de referans olabilecek durumda.” diye konuştu.
“7 ana başlıkta 30 hedef”
Marmara Denizi Bilim ve Teknik Kurulu’nun ilk toplantısını 30 Haziran’da gerçekleştirdiğini hatırlatan Mandal, elde ettikleri çalışma verilerini ilgili Koordinasyon Kurulu ile paylaştıklarını anlattı.
Müsilajın yarattığı olumsuz etkileri bilim ve teknoloji temelli sürdürülebilir çözümlerle bertaraf etmek için Bilim ve Teknik Kurulu katkılarıyla TÜBİTAK bünyesinde Müsilaj Araştırmaları Çağrısı açıldığını dile getiren Mandal, “Bilim ve Teknik Kurulu olarak gerekli bilimsel ve teknolojik çalışmaların maksimum 9 aylık bir süre içerisinde gerçekleşmesi odaklı TÜBİTAK üzerinden bir çağrı açıldı. 158 başvuru alındı. Bir de bize direkt bireysel veya Çevre ve Şehircilik Bakanlığı üzerinden gelen çözüm önerileri, yurt dışındaki firmalar vasıtasıyla ulaşan teknoloji önerileri var. Onları da kurulumuz değerlendiriyor.” dedi.
Mandal, bu başvuruların değerlendirme sürecinin başladığını, 11 Ağustos’ta sonuçlanacağını bildirdi.
Bilim ve Teknik Kurulu’nca 7 ana başlık altında da 30 hedef belirlendiğini ve 4 çalışma grubu oluşturulduğunu açıklayan Mandal, “Öncelikli hedefler kapsamındaki çalışmalarımızı bu yılın sonuna kadar tamamlamayı öngörüyoruz.” bilgisini verdi.
Mandal, bu 7 ana başlığı “Denizel ortama girecek kirletici miktarının azaltılması ve izleme ve takip sistemlerinin oluşturulması”, “müsilajın oluşum mekanizmalarının ortaya çıkarılması, müsilajı tetikleyen faktörlerin incelenmesi”, “müsilajın biyoçeşitliliğe etkilerinin araştırılması ve restorasyon çalışmaları”, “müsilajın mekanik, biyoteknolojik yöntemlerle bertarafı ve değerlendirilmesi”, “müsilajın halk sağlığına etkileri”, “müsilajın sosyoekonomik etkilerinin analizi” ve “toplumsal farkındalığı artırıcı kampanyaların düzenlenmesi” olarak sıraladı.
“Müsilaj derin sulara inmedi”
Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Barış Salihoğlu, Marmara Deniz Bütünleşik Modelleme Sistemi kapsamında şimdiye kadar elde edilen sonuçları komisyon üyeleri ile paylaştı.
Salihoğlu, elde edilen sonuçlara göre, karasal yükler yüzde 40 oranında azaltıldığı takdirde alt sularda 6 yıl gibi bir sürede hipoksi eşiğinin üzerine çıkabileceğini ifade etti.
Müsilajın 10-30 metre derinlikte yoğun olduğuna dikkati çeken Salihoğlu, müsilajın derin sulara inmediğini, derin suda hidrojen sülfür birikimi görmediklerini kaydetti.
“Kirlilik yüklerini azaltmadığımız sürece müsilaj oluşumu devam edecek”
Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sarı, yüzeyin temizlendiğini ancak denizin altındaki müsilajın devam ettiğini belirterek, fotoğraflar ve videolarla müsilaj öncesi ve sonrasındaki deniz altı görüntülerini izletti.
Sarı, sıcaklık artmaya devam ettiği için müsilajla bundan sonra daha çok karşı karşıya kalınacağına işaret etti.
Müsilajın geçen yıl kasım ayında başladığını, nisan ayında yüzeye çıktığını anlatan Sarı, “Kirlilik yüklerini azaltmamız lazım. Bunları azaltmadığımız sürece müsilaj oluşumu önümüzdeki yıllarda devam edecek.” dedi.
Marmara Denizi için bütüncül bir yaklaşımla yeni, iklim değişimini dikkate alan bir atık yönetim politikası oluşturulması gerektiğini vurgulayan Sarı, Bilim Kurulu’nun bunun çabası içinde olduğunu belirtti.
“Stratejik politika değişikliğine ihtiyaç var”
Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Bülent Keskinler ise müsilaj sorununun her yıl veya tekrarlanan aralıklarla oluşabileceğini dile getirerek, stratejik politika değişikliğine ihtiyaç olduğunu söyledi.
Arıtılmış suların denize deşarjı yerine tarımsal ve sulama amaçlı barajlar veya tampon bölgeler oluşturularak kullanılmasını öneren Keskinler, “Para vererek arıttığımız suları lütfen denizlerimize döküp bu problemlerle karşılaşmayalım.” diye konuştu.
Atık su arıtma tesislerini ileri arıtmaya çevirmek için 1 milyar dolara ihtiyaç olduğunu belirten Keskinler, 3 yıldan önce bu tesislerin yapımının ve işletmeye alınmasının çok zor olduğunu söyledi.
“Müsilajlı ortamdan avlandı, bu balık yenmez’ demek doğru değil”
TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal ve Kurul üyeleri, Komisyon üyesi milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Müsilajlı denizden çıkan balıkların yenip yenmeyeceğine yönelik soruya Prof. Dr. Mustafa Sarı, “Uzun yıllardır yediğimiz balıklar hep müsilajın içinden geliyor zaten. Müsilaj kümesi kaplamış her tarafı, bunun içinden balığı alıyorsunuz, geliyorsunuz. Bu balık yenir mi yenmez mi? Yapılmış bilimsel araştırmalar, müsilajın içindeki mikroorganizma yükünün, çevresindeki deniz suyundan çok yüksek olduğunu gösteriyor. Bu bir realite. Bu yüzden sadece ‘Müsilajlı ortamdan avlandı, bu balık yenmez’ demek doğru değil. Balık yerken, hangi kaygıları taşıyorsak, müsilajın yoğun olduğu dönemlerde bu kaygılarımızı daha fazla taşıyalım. Ama hassas olalım, resmi kurumların yapacağı açıklamalara itibar edelim.” yanıtını verdi.