Kimyasal yalan, petrol gerçek

Kimyasal yalan, petrol gerçek

Türkiye, Suriye’de kendi halkına karşı kimyasal silah kullandığı için Esad’a müdahale edilmesini teklif etti. Birleşmiş Milletler (BM) ve Kimyasal Silahları Yasaklama Örgütü, Suriye’de rejimi suçlayan binlerce delile ulaştı. ABD ve Batı, BM hukukuna göre acil müdahale edilmesi gereken Suriye’ye dokunamadı. Hatta Esad’a alternatif terör örgütü üretip beslemeye başladılar. Bu örgütle de demografik yapı ve mülteci oyunu ile petrol alanlarına çöreklenince Türkiye Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekâtları ile duruma müdahale etti. 336 defa kimyasal silah kullandığı tespit edilen Esad’a müdahale edemeyen Batı, buradaki oyunlarını bozan Türkiye’ye “Kimyasal/yasak silah kullandı” iftirası atan terör örgütü YPG/PKK’nın yalanı üzerinden yaptırım kararı alma peşinde.

ESAD’IN İLK BÜYÜK KATLİAMI 2013’TE
Esad rejimi, ilk büyük kimyasal silah ile katliamını 21 Ağustos 2013’te başkent Şam’ın Doğu Guta bölgesinde yaptı. Bin 400’ün üzerinde sivilin öldüğü katliam, uluslararası camianın gündemine oturdu. Suriye’deki kırmızı çizgisini kimyasal silah kullanımı olarak açıklayan dönemin ABD Başkanı Barack Obama, muhtemel askeri müdahale konusundaki tereddütleri ortadan kaldırmak amacıyla yaptığı ulusa sesleniş konuşmasında Esad rejiminin kimyasal silah kullandığı gerçeğiyle ilgili bir tereddütün olmadığını belirtti. Obama, ABD Başkanı olarak bunun bir kere daha yaşanma ihtimalinin ortadan kalkması için askeri müdahale kararı verdiğini söyledi. ABD halkının Irak ve Afganistan’ın ardından yeni bir savaş istemediğini bildiğini anlatan Obama, ABD ordusunun Suriye’ye ayak basmasına izin vermeyeceğini, ancak bunun etki yapmayan bir müdahale yapılacağı anlamına gelmediğini söyledi. Fakat kimyasal saldırıların ardı arkası kesilmedi. Obama kırmızı çizgiyi unuttu.

TÜRKİYE İSTEDİ, İNGİLTERE REDDETTİ
Türkiye bu dönemde başta ABD olmak üzere bütün dünyaya askeri müdahalenin kaçınılmaz olduğunu, dünyanın ikinci bir Bosna katliamının hesabını veremeyeceğini söyledi. Hatta o dönem Başbakan Erdoğan’ın, ABD Başkanı Barack Obama’ya “Suriye’ye girelim” diye bir talepte bulunduğu ancak Obama’nın bu teklifi reddettiği iddia edildi. Bu da İsrail istihbarat kurumlarına yakınlığı dolayısıyla “Gölge Mossad” olarak da anılan DebkaFILE sitesi tarafından seslendirildi.
Doğu Guta saldırısı sonrası Suriye’ye askeri müdahale seçeneği gündeme gelince dönemin İngiltere Başbakanı David Cameron tarafından müdahaleye katılma önerisi Avam Kamarası’na taşındı. Ancak hükûmetin önergesi, 272 kabul oyuna karşı 285 ret oyu aldı.

KİMYASAL SİLAHLAR İMHA EDİLMEDİ
Sonuçta ABD ve Rusya, alternatif bir çözümde uzlaştı. Kimyasal Silahları Yasaklama Örgütüne (KSYÖ) devredilen süreçte, rejimin tüm kimyasal stokunu imha etmesi istendi. KSYÖ, 19 Ağustos 2014’te bin 400 ton kimyasalın Akdeniz’de gemilerde imha edildiğini ve bu sürecin tamamlandığını duyurdu.
Rejim, Aralık 2013’te Humus’ta kimyasal silaha bir daha başvurdu. Saldırı ile rejimin kimyasal silahları imha etmediği gün yüzüne çıktı. BM İnsan Hakları Komisyonu, Şubat 2014’te Halep’in Han el-Asel bölgesinde rejimin kimyasal saldırı gerçekleştirdiğini duyurdu. İnsan Hakları Komisyonu, kurbanların üzerinden Doğu Guta’da hayatını kaybedenlerde görülen bulgular elde edildiğini kaydetti.
Bu saldırıdan 2 ay sonra ise, İdlib’in Serakib ilçesinde kimyasal saldırı düzenlendi. BM, Doğu Guta, Cuber, Eşrefiyye ve Sahnaya’dan sonra Serakib’de de sinir gazı kullanıldığının tespit edildiğini duyurdu. BM, 2014 yılının nisan ve ekim aylarında Hama ilinin Küfrizzeyta ilçesindeki saldırılarda da klorin gazı kullandığını doğruladı. 2015 yılının mart ve mayıs aylarında, İdlib çevresinde yine klorin gazı kullanıldığına dair bulgulara rastlandı.

GÖSTERMELİK VURUŞ
ABD 7 Nisan’da, rejimin kimyasal bombalarını taşıyan uçaklarının havalandığı Şayrat Hava Üssü’nü füzelerle vurarak sınırlı bir müdahalede bulundu. Bu sefer ABD, İngiltere ve Fransa, saldırıları düzenleyen savaş uçaklarının kalktığı rejime ait Şayrat Hava Üssü’nü ve bazı askeri noktaları füzelerle vurdu. ABD Başkanı Donald Trump, ABD ile Fransa ve İngiltere’nin, Suriye rejiminin kimyasal silah kapasitesiyle ilgili hedeflerini vurduğunu duyurdu.
BM ile KSYÖ ortak soruşturma misyonu (JIM), 26 Ekim 2017’de rejimi, Han Şeyhun katliamından sorumlu tuttu. 27 Ekim’de ilgili raporunu BMGK’ye sundu. Ancak Rusya, 16 Kasım 2017’deki oturumda, JIM’in görev süresini uzatacak BMGK kararını veto etti. Böylece 17 Kasım 2017’de mekanizma araştırmalarını durdurmak zorunda kaldı. JIM’in kararı, tek başına katliamın sorumlularının UCM’de yargılanmasına yetmediği için rejime henüz herhangi bir yaptırım uygulanmadı.

ABD VE FRANSA: YİNE KULLANDI
Esad rejimi, Han Şeyhun’dan sonra 14 kere daha kimyasal silah saldırısı düzenledi. Rejimin son kimyasal silah saldırılarının en şiddetlisi 7 Nisan 2018’de Şam’ın Duma ilçesinde yapıldı. Saldırıda 78 sivil hayatını kaybetti. KSYÖ, 1 Mart 2019’da Duma’da kimyasal silah kullanıldığını teyit etti. Suriye’de Esad rejimi ve destekçilerinin sivilleri hedef alan saldırıları sürerken ABD ve Fransa 19 Mayıs’ta Lazkiye’de rejim tarafından kimyasal silah kullandığına dair işaretler olduğunu bildirdi. Suriye İnsan Hakları Ağı da bir rapor yayımlayarak rejimin yeniden kimyasal silah saldırısına başvurduğunu tespit ettikleri duyurdu.

336 KİMYASAL SALDIRI YAPILDI
Almanya’nın başkenti Berlin merkezli Küresel Kamu Politikası Enstitüsü tarafından Mayıs ayında “Saklanacak hiçbir şey yok: Suriye’de Kimyasal Silah Kullanımının mantığı” başlıklı bir rapor yayınlandı. Alman Dışişleri Bakanlığının finansal katkısıyla hazırlanan rapora göre; 2011’den beri Suriye’de en az 336 kimyasal saldırı düzenlendi ve bunların yüzde 98’i Esad rejimi tarafından gerçekleştirildi. 6 kimyasal saldırı da DEAŞ tarafından yapıldı. Suriye’deki kimyasal atakların yüzde 90’ı, rejimin 2013 yılının Ağustos ayında düzenlediği ve dünya kamuoyunda büyük tepki uyandıran saldırıdan sonra gerçekleşti.

​Türkiye Gazetesi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir