Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İslam İşbirliği Teşkilatı Sosyal İşler Bakanları Zirvesi’ne katıldı. Zirvede konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan Müslüman dünyanın günümüzde yaşadığı sıkıntıların iyi analiz edilmesi ve çözüm yolları üretilmesi gerektiğini belirterek, aksi halde sadece dövünmekle bir yere varılamayacağını söyledi.
İslam İşbirliği Teşkilatı’nın henüz beklentiyi karşılayacak çalışma düzeyi ve etkinliğe kavuşamadığına dikkat çeken Erdoğan, “İslam ülkelerin her birinin ayrı sıkıntısı var. Kimi halkının sesine yeterince kulak vermeyen yönetimlerden muzdarip, kimi sefalet düzeyinde yoksullukla imtihan oluyor, kimi terör belası ve kardeş kavgası ile boğuşuyor. Çeşitli sebeplerle kendi içine kapanan İslam ülkeler enerjilerin boşa harcıyor. Şayet İslam İşbirliği Teşkilatı’nı tüm kurumları ile hayat ettiğimiz düzeye çıkartabilirsek hep birlikte bu tür sıkıntıların üstesinden gelebileceğimize inanıyorum” diye konuştu.
İslam İşbirliği Teşkilatı’nın kuruluşu temelinde Kudüs davasının bulunduğunu hatırlatan Erdoğan, “Maalesef Kudüs’teki ve Filistin’deki durum her geçen gün daha da kötüye gidiyor. İsrail’in hak hukuk adalet, insanlık tanımayan tavrı, bölgedeki krizi Müslümanlar aleyhine sürekli derinleştiriyor. Son dönemde kimi ülkelerin uluslararası hukuka aykırı şekilde Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıması ve yasadışı yerleşimi desteklemesi sıkıntıları yeni bir boyuta taşıdı. Bugün sokaklarında masum genç kızların, babaların, anneleri, çocukların, İsrail tarafından alenen infaz edildiği, acımasızca öldürüldüğü bir Filistin fotoğrafı ile karşı karşıyayız. Üstelik İsrail’in bu hoyratlığı batı ülkeleri ve kimi Arap devletleri tarafından adeta teşvik ediliyor. Türkiye olarak Kudüs ve Filistin’deki zulüm konusunda dile getirdiğimiz itirazlarda çoğu defa yalnız kaldığımız hissediyoruz. Son yıllarda maruz bırakıldığımız terör saldırıların ve ekonomik sabotajların gerisindeki sebeplerden birinin bu ilkeli duruşumuz olduğunun farkındayız. Bedeli ne olursa olsun hakkın hakikaten mazlumun yanında yer almayı sürdüreceğiz. Filistinlilerin haklarını savunmakta vazgeçmeyeceğiz” şeklinde konuştu.
“Biz bunlara ses çıkarmadığımız sürece daha çok dayak yeriz”
Batıda yükselen İslam düşmanlığına tepki gösteren Erdoğan, “Yaşanan sıkıntıların bir kısmı doğrudan cana ve mala saldırı şeklide. Bir kısmı sinsi asimilasyon politikaları görünümünde, bir kısmı ise körü körünü düşmanlık biçiminde tezahür ediyor. Sonuçta mağdur olan hep Müslümanlar. Camilerimize saldırıyorlar mı, saldırıyorlar. Müslümanlar görüldüğü yerde öldürülüyor mu, öldürülüyor. Biz bunlara nereye kadar sessiz kalacağız. Eğer biz bunlara ses çıkarmadığımız sürece daha çok dayak yeriz. Her biri proje ürünü olan ve dinimizin adını istismar eden terör örgütleri de bu zulümlerin bahanesi olarak kullanılıyor” ifadelerini kullandı.
“Macron hala İslami terörden bahsediyor”
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’a da tepki gösteren Erdoğan, “Son Nato zirvesinde Fransa Cumhurbaşkanı hala kalkıyor İslami terörden bahsediyor. Kendisine kaç kere söyledim. İslam kelime anlamı itibariyle barıştır. Siz İslami terör ifadesi ile barış ile terörü nasıl bir araya getiriyorsunuz. Böyle bir şey olamaz. Karşımızda susuyor sonra NATO zirvesinde yine aynı ifadeleri kullanıyor. Ne oldu şimdi Paris’te sarı yelekliler çıktı. Hadi çöz bakalım, durdur bakalım. Niye durduramıyorsun. Niye onları barış havzası içerisinde yola koyamıyorsun. Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste. Bunu böyle bilesin” açıklamalarında bulundu.
“Sınırlarımızı korurken, zihinlerimizin teslim alınmasına yol açacak her türlü boşluğu, çatlağı süratle doldurmalıyız”
Müslümanlıkta aile kurumunun önemine işaret eden Erdoğan, “Daha da güçlendireceğimiz aile yapımız, sağlam eğitim öğretim sistemimizle geleceğimizi gönül rahatlığı ile emanet edeceğimiz bir gençlik yetiştirebilir. Batı kaynaklı tehditlere karşı çocuklara kadınlara yaşlılara ne kadar sahip çıkarsak aile yapımızı o derece korumuş oluruz. Sosyal medya ve tv gibi iletişim araçlarının batı kaynaklı içeriklerinin yaygınlaşması ile ortaya çıkan erozyona karşı teyakkuz halinde bulunmalıyız. Sınırlarımızı korurken, zihinlerimizin teslim alınmasına yol açacak her türlü boşluğu, çatlağı süratle doldurmalıyız. Bu konuda iyi imtihan veremdiğimizi itiraf etmek durumundayım. Kötü gidişi durdurma şansına hala sahibiz. Hep birlikte neler yapabileceğimiz konuşmalı, sürate uygulamaya geçirmeliyiz” dedi.
“Müslümanlar olarak kardeşlerimizin emanetlerine sahip çıkmak boynumuzun borcu”
Bölgede yaşanan krizler sebebiyle milyonlarca çocuğun öksüz ve yetim kaldığına dikkat çeken Erdoğan, şunları söyledi:
“Suriye’de, Somali’de, Sudan’da, Irak’ta olanlar ortada. Dikkat edin tüm bunlar hep İslam ülkelerinde devam ediyor. İslam ülkelerini böl, parçala, yut anlayışı ile emperyalist anlayış devam ediyor. Bütün bunlardan bir kısmının çeşitli yollarla diğer ülkeler götürülüp hiç arzu etmediğimiz şekilde bu yavruların yetiştirildiğini duyuyoruz. Bu çocukların suç örgütleri tarafından istismar edildiğini biliyoruz. Müslümanlar olarak kardeşlerimizin emanetlerine sahip çıkmak boynumuzun borcu. Yetimhane benzeri yapılardan ziyade ailelerin sahip çıkmasıyla bu çocukları topluma kazandırma konusunda bir seferberlik başlatmalıyız”
“Eninde sonunda yeni yerleşim yerlerinin inşası projesine gereken destek verilecektir”
Türkiye’nin özellikle Suriyeli sığınmacılar konusunda yaptığı çalışmaları detaylarıyla anlatan Erdoğan, “Sadece bu yıl diğer ülkelerin adeta ölüme terk ettikleri 57 bine yakın kişiyi denizlerden toplayıp hayatlarını kurtardık. Ülkemizde bulunan sığınmacılara kendi vatandaşlarımızla ayın düzeyde hizmet veriyoruz. Bu hizmetler için harcadığımız para 40 milyar doları aştı. AB’nin bize verdiği destek sadece 3 milyar avrodur. Suriye’de güvenli hale getirdiğimiz bölgelere de 370 bin kişi kendi isteği ile dönerek yerleşmiştir. Sınır hattında 1 milyon kişiyi iskan edebileceğimiz yerleşim yerleri ile ilgili çalışmalara başladık. NATO zirvesinde bütün liderlere plan projeleri dağıttım. Ne yazık ki buralarda biz de destek veririz diyenleri henüz göremedik. Bu konuda tüm çağrılarımıza rağmen henüz bir ülke dışında Türkiye’ye somut destek veren olmadı. Sadece ülkemizde bulunan Suriyelilerin yarıya yakının 18 yaşından küçük olduğunu düşündüğümüzde ortaya sürdürülmesi oldukça zor bir yük çıkıyor. Ekonomik bakımdan bizde çok daha iyi olan AB ve bazı Arap ülkeleri sınırları kapatırken biz ekmeğimizi bölüşmekten çekinmiyoruz. Toplam 9 milyon kişiyi bulan potansiyel sığınmacı yükünü yüklenmeye kimsenin cesaret edemeyeceği açık. Dolayısıyla eninde sonunda yeni yerleşim yerlerinin inşası projesine gereken destek verilecektir” ifadelerini kullandı.
“Müslümanlar Arnavut kardeşlerine de ellerinden gelen desteği vermeliler”
Deprem felaketinin yaşandığı Arnavutluk’a yardım çağrısını tekrarlayan Erdoğan, “Deprem neticesinde orada 51 kardeşimiz öldü. Tüm ailelerine baş sağlığı diliyorum. Yüzlerce Arnavut kardeşimiz yaralandı. Dün sayın Başbakan Edi Rama toplantımıza katıldı. Bizler bir vücudun azaları gibiyiz. Biz Müslümanlar Arnavut kardeşlerine de ellerinden gelen desteği vermelidirler diye düşünüyorum. İlk andan itibaren tırlarla gıda ilaç, giyim, çadır gönderdik gönderiyoruz. Bu arada kendilerine bir sözümüz var. O da 500 konut inşallah orada yapacağız. Şu anda çevre şehircilik bakanlığı ekipleri çalışmaları yapıyor. 3 ayrı bölgede biz bu konutları süratle inşa edip artık kış mevsiminin de içinde olmamız nedeniyle bir an önce bu konutlara yerleşimi sağlayalım istiyoruz. Aynı zamanda kış çadırları gibi çadırlarla desteklerimizi sürdüreceğiz. Sizlerde de bunları bekliyorum. Bugün burada alınacak kararları hayata geçirilmesinin bizzat takipçisi olacağız” diye konuştu.
“Türkiye ilk kez ‘çok yüksek insani gelişme’ kategorisine girmeyi başarmış oldu”
Cumhurbaşkanı Erdoğan Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından hazırlanan ve İnsani Gelişme Endeksi raporunu da değerlendirerek şunları söyledi:
“Bugün yayınlanan İnsani Gelişme Endeksi raporuna göre Türkiye 2018 yıl bazlı insani gelişme endeksinde 0,806’lık değere ulaşarak 189 ülke arasında 59’uncu sıraya yükseldi. Türkiye ilk kez ‘çok yüksek insani gelişme’ kategorisine girmeyi başarmış oldu. Bundan sonra inşallah daha yüksek derecelere de ulaşacağız”.
Adem Gürer – Murat Ergin