Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklaması şu şekilde;
Öncelikle şunu net söylemekte fayda var. Malum maske mesafe hijyen. Bu üç başlık söz konusu. Sosyal mesafe ve maske önem arz ediyor. Sosyal mesafe gündemimizde yerini koruduğu zaman, arada mesafe korunması halinde maskeden de kaçabilmek mümkün olur. 1.5 metreye dikkat edildiği zaman maskeden kurtulmak mümkün. Şimdi Bakanımız kısa bir süre sona bununa ilgili açıklamayı yapacak. Şu tarihten itibaren şu şartlarda sosyal mesafe dikkat edildiği takdirde maskeyi de çıkarabiliriz. 1.5 metre gibi bir mesafeyi koruduğumuzda maskeyi çıkarabiliyoruz. Ama buna dikkat edeceğiz.
Ciddi manada aşılarımız geliyor. Aşılarımızın gelmesiyle birlikte 50-55 yaş üstüne yoğun bir şekilde aşılama yapacağız. Aşıların yapılmasıyla birlikte ciddi bir korumayı da tıbbi manada almış olacağız.
YENİ ANAYASA ÇALIŞMALARI
Ben şimdi detaya girersem, Cumhur İttikakı’ndaki ortağımıza yanlış yapmış olurum. Anayasa çalışması yapan ekiple bizim heyetimiz, 128 madde üzerinde oturup çalışma yapacak. Çalışmadan sonra çıkarılması gereken, ilave edilmesi gereken ne gibi maddeler vardır bunu konuşacağız. Tamam dediğimiz anda Devlet Bey’e çalışmamızı takdim edeceğiz. Ayrıca Devlet Bey’in bize yollayacağı çalışmaya bakacağız. Bu çalışmaları yapan arkadaşlarımız içinde sosyologlar, psikologlar, tarihçiler hepsi var. Bunlarla birlikte ortak bir çalışma yürütmek istiyoruz. Onun için adeta anayasa bilim kurulu oluşturma içerisine girdik. Bu konuyla ilgili olarak da en geniş anlamda uzlaşı sağlayalım. Bunun neticesinde meydana gelen hazırlığımızı Cumhur İttifakı’na sağlayalım.
Millet İttifakı, neyin neyle yapacak, kimi kiminle bir araya getirecek? Hazırlayacağı bir anaysa metni nasıl ortaya çıkacak düşündürücüdür. Bunların anaysa metni hazırlığında millilik yerlilik olmayacaktır. Dağdaki PKK’lıyla mı milli bir anayasa yapacaksınız? Bu milletin anayasası dediği zaman bir defa milli ve yerli boyutunun olması şarttır. Bunu da zaten çalışmalar esnasında görmek mümkün olacak. Çözüm çalışmalarını yaptığımız zaman bunların uzantılarıyla o çalışmalarda birlikte olduk. Milletin dertleriyle bir arada olmak var ya da yok. Bunların yapacakları çalışmadan rahatsız değiliz, varsın yapsınlar. Parlamenter demokrasi dendiği zaman artık bizim için mazi oldu. Millet için de mazi oldu. Bu dönemleri yaşayan, AK Parti’yi tek başına iktidara getiren milletimiz oldu. O zaman şu anki mevcut sistem yoktu. Halkımız %34 küsürle bizi Parlamentoya gönderdi. Tek başımıza iktidar olduk. Kim vardı parlamentoda CHP vardı. Çok başarılı adımlar atarken, o dönem içerisinde biz süreci rahatlıkla işlettik. Bir sonraki seçimde de parlamenter sistemle gittik. Ama bizim oyumuz yine arttı. 2 parti değil 3, 4 parti oldu. Ama biz yine açık ara önde olduk. Şimdi yine çok farklı yere gidiyor. Ne oldu, Türkiye çok partili sistemden verim alamıyor. Koalisyonlar dönemine dönmeyi milletimiz asla istemiyor. “Kurtulduk bundan, başımızı belaya sokmayın” diyor.
TÜRKİYE – ABD İLİŞKİLERİ / ABD BAŞKANI BİDEN İLE GÖRÜŞME
Özellikle ön hazırlıklarımızı yaptık. Kendisi ile yapacağımız görüşmede, Türkiye-ABD ilişkileri niçin gerilim safhasında soracağız. Sizden önce demokratlarla çalıştık. Ama böyle bir görünüm olmadı. Bush’la çalıştık, Obama ile çalıştık ama bunların hiçbiriyle böyle bir gerilim yaşamadık. Ardından Trump ile çalıştık ve hiçbir gerilim yaşamadık. Aksine telefon görüşmesinde huzurluyduk, rahattık. Şu toplantıda buluşuruz gibi bu konuşmaları yürüttük. Tabi Biden ile bu görüşmeler böyle olmadı. Şimdi NATO zirvesinde görüşeceğiz. Şimdi bu gerilimin sebebi ne. Sözde Ermeni soykırımı. Artık bıktık ya. Senin bütün işin bitti de Ermenilerin avukatlığına mı soyunuyorsun? Bırak bu işi tarihçiler, hukukçular çalışsın. Şu anda ortada herhangi bir şey söz konusu değilken, kalkıyorsunuz bunu gündeme getiriyorsunuz. Yıllar geçti, Minsk 3’lüsü olarak bir Azerbaycan sorununu çözemediler. Yıllar geçti. En sonunda Azerbaycan kendi göbeğini kendi kesti. Burada hiç alakası olmayan Türkiye’yi böyle bir konunun içine niye atarsın? Yapmak istediğin bir şey var, NATO’da bir ortağın olarak gel bu işi çalışmaları yaptırtalım ondan sonra konuşalım. Böyle bir şey yapmayın soykırım diye atacaksın önümüze karar vereceksin.
Senden önce ABD’li yöneticiler bu işi bilmiyordu. Ama hiçbiri bu sözleri kullanmadı. Biz buna üzülüyoruz. Bunlara biz alıştık. Hep bu tür şeyleri yaparlar. Sağdan soldan dolaşmaya çalışırlar. Türkiye bunlara alışık. Biz kasaba devleti değiliz. Türkiye Cumhuriyetiyiz. Türkiye Cumhuriyeti’ni böyle köşeye sıkıştırmaya çalışanlar karşılığını öderler. Avrupa’da güçlü görünen devletlerin hiçbiri NATO’daki görevlerini Türkiye gibi yerine getirmiyor. Artık yeni bir Türkiye var.
ABD kesinlikle bunları görmezden geliyor. Kendilerine defalarca yazılarla belirtmemize rağmen, ABD “Hayır biz ne dediysek odur” diyerek yoluna devam ediyor. Brüksel’de NATO zirvesinde bu konuyu gündeme getirmek işlerine gelmeyebilir ama biz ne söylenmesi gerekirse söyleriz. YPG/PKK konusunda da kalktılar, ABD’de misafir ettiler. Görsel olarak kendilerine hepsini anlattık. FETÖ’yü görsel olarak anlatmamıza rağmen, “Yok öyle değil, böyledir” diyorlar. Bunun bir tanesi FETÖ ile mücadele, bir tanesi YPG ile mücadeledir. YPG’nin PKK ile ilişkilerin belgelerle ispat ettik. Buna rağmen “ilişkisi yoktur” diyorlar. Bizim müttefikimiz ise bizim yanımızda mı yer alacak, teröristlerin yanında mı yer alacak? Maalesef teröristlerin yanında yer alıyorlar. Trump göreve geldiğinde, binlerce TIR Kuzey Suriye sınırına geldi. Bunları terör kamplarına yerleştirdiler. Bütün bu silah, mühimmatları bu teröristler kullanıyor. Bütün bu petrol kuyularını o teröristlere kullanma imkanı verdiler. Sonra, “Bu petrol kaliteli petrol değil” diyerek savunmaya kalkıştılar.
NATO ZİRVESİ
NATO’daki ortaklarımızın, dostlarımızın Türkiye’ye bakışını sorgulamamız lazım. Biz bugün ilk 5 ülke hangisidir derse bunlardan bir tanesi Türkiye’dir. Türkiye bir defa silahlı kuvvetlerimiz olarak biz güçlüyüz. Türkiye’nin içinde olduğu bir NATO güçlüdür. Stoltenberg “S400 konusu gündeme geldiğinde biz hiçbir ortalığımız hangi tür silah kullandığında karışmayız.” demiştir. Biz eğer S-400’ü aldıysak durup dururken almadık. Buna ihtiyacımız olduğu için aldık. Bu sonra gündemden yavaş yavaş düştü. Bunun yanında Türkiye’nin kendini koruma hakkı yok mudur.
POLONYA’YA SİHA İHRACATI
Tabi Bayraktar devletin bir kurumu değil. Sadece devletle özellikle bu tür talepler geldiğinde izin konusunda bazı görüşmeler yaparlar. Çünkü Türkiye’ye kim hasımdır değildir. Ona göre görüşme yaparlar ve adım atarlar. Bu etabın 2 yönü bitti. Birinci etabı İHA’ydı, ikinci etabı SİHA’ydı. Şimdi üçüncü bir etap var, Akıncı. O da en güçlü olanı. Şu anda ondan çok SİHA ve İHA’yı pazara sürüyorlar. Polonya NATO ülkesi olarak bu alımı yapmakla, Bayraktar bu ürünleriyle NATO piyasasına girmiş oluyor. İmzalar atılmış bulunuyor. Kalkıp Türkiye’den nasıl SİHA alıyorsunuz diyebilirler. Ama Duda bunu çok beğendi. Tabi 24 SİHA için imzalar atıldı. Ciddi bir adım olmanın ötesinde kendi segmentinde çok çok başarılı. Bu başarısını da Libya’da Azerbaycan’da gösterdi. Türkiye artık bu mühimmatı üretiyor. Mühimmatı devletin kendi kurumları üretiyor.
PETROL VE DOĞALGAZ ARAMA ÇALIŞMASI
Yeni müjdeyi cuma günü vereceğiz. Zonguldak’ta Uzun Mehmet Cami’nin açılışını yapacağız. Bu koronavirüs sebebiyle açılması gecikti. Oradan da Kanuni Sondaj Gemisiyle bağlantımızı kuracağız. O bağlantıyla beraber açıklamamızı inşallah yapacağız.
MISIR İLE İLİŞKİLER
Bizim için Mısır dünün bir ülkesi değil. Türkiye ve Mısır halklarının tarihten gelen gönül ve kader birlikleri var. Devletler arası ilişkilerimiz bu temelde ilerliyor. Başlayan görüşmeler genişleyerek devam ediyor. Mısır’la Libya’dan Doğu Akdeniz’e kadar geniş işbirliğimiz bulunuyor. Biz bakanlarımıza görüşmelerimizi yapabilirsiniz diyoruz. Ticari alanda işi ilerletmemiz lazım. Kazan kazan esasına göre münasebetlerimizi ilerletmektedir. Bu çalışmalarımız aynı şekilde devam ediyoruz. Bu durum Körfez ülkeleriyle de yapılmaktadır. Bizim Mısır halkıyla olan ilişkimiz Yunan Mısır halkıyla ilişkilendirilemez. Bunu Yunanlı farklı alır biz farklı alırız. Ben Mısır halkını iyi bilirim. Bağlantılarımızın kültürel yönü çok çok bağlantılıdır.