Konak’ta yaşayan üniversite öğrencileri Sevda Berna Güntekin ve Derya Kılıç, sokağa çıkma kısıtlamasının uygulandığı 12 Nisan’da evde oturdukları sırada gelen sesleri duyup, balkona çıktı. İddiaya göre, iki kadın, pencereden kendilerine seslenen yan binadaki komşuları D.Ö.’nün elindeki tabancanın şarjörünü gösterip, “Buna mermi doldurup, üzerinize boşaltacağım” diye bağırarak, küfür ve hakaretlerine maruz kaldı. Sevda Berna Güntekin polisi ararken, Derya Kılıç ise bu anları cep telefonun kamerasıyla kaydetti. İki genç kadın, gelen polisle karakola gidip D.Ö.’den şikayetçi oldu. Şikayet üzerine polis D.Ö.’yü gözaltına aldı. D.Ö. ifadesinde, “Bana hakaret edip, tahrik ederek, sinirlendirdiler. Telefonları ile beni videoya çekmeye başladılar. Kendilerine silah veya şarjör göstermedim. Biraz alkol almıştım. Benden şikayetçi olan iki kişinin evlerine gelenler, sürekli olarak kapımı çaldığı için ve sürekli gürültü yaptıkları için onlara sinirlendim” dedi. D.Ö., polisteki ifadesinin ardından serbest bırakıldı. Güntekin ve Kılıç’ın şikayeti üzerine savcılık soruşturma başlattı. Soruşturmanın ardından D.Ö. hakkında İzmir 32’nci Asliye Ceza Mahkemesi’nde önce ‘tehdit ve hakaret’ suçlarından açılan dava, kamera kayıtları incelendikten sonra ‘silahla tehdit’ suçu nedeniyle kamu davası olarak değiştirildi. Davanın ilk duruşması yarın yapılacak.
‘EVİMDE GÜVENDE DEĞİLİM’
Olay anında çok korktuklarını ve evlerini değiştirmek zorunda kaldıklarını anlatan Sevda Berna Güntekin, “Kısıtlama vardı, hepimiz evdeydik. Gece bir ses duyduk, merak edip balkona çıktık. ‘Evde bunaldım’ diyerek bağırıyordu. Şahıs beni görünce, ‘Bu sarı o…… da burada’ dedi. Ben de ‘Neden böyle diyorsun?’ diye sordum, daha sonra hakaretler etmeye devam etti. Alkol de almıştı. Zaten sürekli elinde şişe görüyorduk. Daha önce de sarışın bir kadın sokaktan köpeğiyle birlikte geçerken, ona da laf atmıştı. Olay anında ona kendisini videoya çektiğimizi söyledik. Bu sefer bana iftira atmaya başladı. Bana kötü kadın olduğumu, müşterilerimin onun zilini çaldığını söyledi. Annem ve babam vefat etti. Üniversite öğrencisi bir insanım, geçimimi babamdan kalan maaşla sağlıyorum. Biz videoya çekerken bize gülüyordu, sonra sinirlenmeye başladı. Önce öksürerek, size ‘Koronavirüs bulaştıracağım’ dedi. Bizi soyup, bir arkadaşına dövdürerek videomuzu çektireceğini ve sosyal medyada paylaşacağını söyledi. Biz içeri girdik, sonra tekrar bağırınca çıktık ve elindeki şarjörü gördük. Bu süre zarfında çok yıprandım. Alkol almıştı, beni vurabilirdi. Yaşadığım sürece bu davanın peşini bırakmayacağım. Koronavirüs sürecinde evimde güvende değilim. Bu kişinin başka bir olay nedeniyle denetimli serbestliği var. Yaşamım tehlikede” diye konuştu. Güntekin, olaydan birkaç gün sonra, oturdukları binanın önüne birkaç kişinin gelip, pencerelerine bakarak, “Benim kardeşim demek, top tüfek demek” diye bağırdıklarını söyledi.
‘SİLAHIN KURUSIKI OLDUĞUNU SÖYLEYİP, KENDİLERİNİ SAVUNDULAR’
Adaletin yerini bulmasını istediklerini söyleyen Derya Kılıç ise “Olaydan sonra D.Ö.’nün babası bize silahın çatıda besledikleri güvercinler için alındığını ve kurusıkı olduğunu söyledi. Fakat bu hiçbir şey ifade etmiyor. Kurusıkı olsa bile yakın mesafeden yaralayıp, öldürebilir. Yeni evimize güvenlik kamerası taktırdık. Halen kendimi güvende hissetmiyorum. Evde tek başıma kalamıyorum. Bu kişinin artık bu kadar rahat hareket etmesini istemiyoruz” dedi.