Kıl dönmesi özellikle erkeklerde görülen ve çok sık görülmese de karşılaşıldığı vakit kişinin yaşam enerjisini alan bir hastalıktır. Asla kendi kendine geçmez ve tedavi olmak şarttır. Vücutta sırt, ense, saç derisi gibi bölgelerden dökülen tüy ve kılların gözenek ya da boşluklardan derinin iç kısmına gömülür ve burada birikerek ağrı oluşturur. Fakat kıl dönmesinin yüksek oranla kuyruk sokumu olarak nitelendirilen bölgede oluştuğu görülmektedir.
Kıl dönmesinin birçok sebebi bulunmaktadır. Bu sebeplerden en önemlisi hijyendir. Kuyruk sokumu olarak nitelendirilen bölgenin hijyeni gerekilen gibi yapılmazsa ve bu bölgede aşırı bir kıllanma söz konusuysa kıl dönmesinin yaşanması oldukça yüksek ihtimaldir. Bunların yanı sıra aşırı terleme, kilo sorunu, çok fazla oturmak ve ailede bu tür sorumla karşı karşıya kalan bir kişinin olması da sebepler arasında gösterilebilir. Kişinin kuyruk sokumunda sürekli bir ağrı ve şişlik varsa, o bölgeden akıntı geliyorsa ve apseler oluşmuşsa da kıl dönmesi sorunuyla karşı karşıya kalındığını söylemek mümkündür.
Pilonidal Sinüs Nedir?
Pilonidal sinüs kıl dönmesinin tıp dilindeki adıdır. Bu hastalık için kişilerin herhangi bir şekilde yan unsurlara sapmadan tedavi olması gerekmektedir. Bu hastalık bitki çayıyla ya da diğer farklı yöntemlerle geçecek bir hastalık değildir. Kişi mutlaka muayene olmalıdır. Kıl dönmesi geçmiş dönemlerde yalnızca ameliyatla geçen bir hastalıktı. Fakat günümüzde muayene odalarında kısa bir sürede bu hastalığın çözümü oluşturuluyor ve kişi aynı gün hayatına kaldığı yerden devam ediyor.
Mikro Sinüsektomi
Geleneksel yöntemlerde kıl dönmesinin tedavisi 10 santim gibi bir kesiyle yapılırken mikro sinüsektomi yönteminde bu 3-4 santim kesiyle yapılmaktadır. Bu yöntemde ilk olarak kuyruk sokumu olarak belirtilen bölgenin gerekli temizliği yapılır ve sonrasında lokal anestezi yardımıyla 10-15 dakika gibi kısa bir süre içinde tedavi gerçekleşmiş olur.
Özellikle geleneksel yöntemde hareket kısıtlaması ve pansuman gibi faktörler 1.5-2 ay gibi bir süre alsa da bu yöntemde buna hiçbir şekilde gerek duyulmamaktadır. Hiçbir şekilde hastane yatışı gerektirmez ve üçüncü günden itibaren banyo yapılabilir.