“Sevgisi içimde yaşayıp duran, Nazlı güzellerin şirin İstanbul, Hayali kafamda hükümler süren, Görmez gözlerime görün İstanbul.” Aşık Veysel kendi İstanbulunu bu dizelerle anlatmıştı. Her mevsimi bir şiirdir aslında bu kadim şehrin. Her sokağında tarih yatar. Kimi geçmişe yepyeni bir pencere açar, kimi bilinen ezberleri bozar.
Kendisi kadar tarihi de etkileyicidir İstanbul’un. Sadece gördüklerimiz bile bizi büyülerken, bir de kaybedilenleri hayal edin, kıymet bilemediklerimizi. İşte onlardan biri. Üsküdar’da Karacahmet Mezarlığı’nın hemen yanında bulunan Miskinler Tekkesi. Bugün sadece bir çeşme olarak görüyoruz ama tarihi 1500’lü yıllara kadar uzanıyor. Burası İstanbul’un tam da giriş noktasıydı. İstanbul’a gelen ve cüzzamlı olduğu tespit edilenler, buradaki hastanede tecrit ediliyorlardı. Yani şehrin ilk karantina hastanesi. Peki, adı neden Miskinler Tekkesi?
Tarih Araştırmacısı Mehmet Dilbaz, “Cüzzam olanların el ve ayak parmaklarının düşmesinden, hareket kabiliyetlerinin kısıtlanmasından dolayı yavaş hareket ettiklerinden onlara kibar bir şekilde miskinler denildi ve burası Miskinler Tekkesi haline geldi. Miskinler Tekkesi’nde kalan hastalar, 1928’de başka hastanelere sevk edildi. Bu sevk tarihi yapının da sonunu getirdi. Yapı, 1929 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün tuttuğu bir hamala, kazmalarla yıktırıldı. Şu an elimizde sadece İsa Ağa Çeşmesi kaldı” dedi.
Ve bir de Sadakataşı… Onun hikayesi kendi içinde saklı. Osmanlı İmparatorluğu döneminde evde kalmış genç kızların ve hamile kalamayan kadınların gelip de dua ettikleri bir yerdi. Bir kadın gelir, sadakataşına bir para koyar, görevli de tam arkamızdaki kısma seslenir, bütün oradaki miskinler pencerelerden kafalarını çıkartıp ‘Amin’ diye bağırırdı.
Sadakataşından geriye sadece 1 tane kaldı. Paraları burdaki çukurlara koyuyorlardı ama hastane bir vakıf değildi. Geliri de yoktu. Dolayısıyla hastanenin tek geliri, kadınlar tarafından buralara konulan paralardı. ‘Hikayesi bile bu kadar etkilerken, kendisini görebilseydik neler hissederdik?’ sorusunun yanıtını hiçbir zaman bilemeyeceğiz.