Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın’ın açıklamalarından satır başları:
Tarihin özel bir anlamı yok. Ama böyle bir konuyu gündeme getirdiğinizde bir tarihle özdeşleştirilebilir. Dikkat çekmek istediğim husus bizim modernleşme tarihimizin iniş çıkışlarıyla tekrar ele alınması gerekiyor. Modernleşme tam olarak ne zaman başladı. Orta Çağ dediğimiz dönem bizi ifade ediyor mu? Bunların çoğu Avrupa Tarihi’ni ifade eden dönemlendirmeler. Bazıları benim bu tweetim üzerine ‘İbrahim Kalın bizi Orta Çağ’a davet ediyor’ diye yorumlar yaptılar. Ben bu eleştiriyi ciddiye almam zaten. Orta Çağ dediğiniz dönem 6-7. yüzyıllardan 1453’e kadar dönemi kapsıyorsa bizim medeniyetimizin en parlak dönemidir. Çin tarihi ya da Hint medeniyeti açısından bunların hiçbir önemi yoktur. Onların Orta Çağ olarak tasvir ettiği dönem bizim medeniyetimizin zirve dönemleridir. Ben daha da ileri gidiyorum ve Avrupa tarihini doğru dürüst ifade etmiyor aslında. Aydınlanmanın olduğundan daha aydınlık görünmek için kendisinden öncesini daha karanlık göstermesi gerekiyordu.
Şimdi buradan bir yüzeysel bir batı karşıtlığı çıksın istemem. Biz moderniteyi de eleştiren bir gözle okuyalım geleneği de eleştiren gözle okuyalım. Gelenek kelimesi de Türkçede bir şeyi eklediğiniz zaman bir şey. Bunu kaybettiğiniz dönemlerde gelenek kendi içine kapanır dogmatikleşir. Bugün kendimize ait yeni bir şeyler söyleyeceksek tarihi derinlik içerisinde yapacağız. Perspektifi doğru koymamız gerekiyor. Bakın bize uzun yıllar birçok konuda bize dediler ki ‘yapamazsınız sanayi hamlesini yapamazsın’ örnekleri çoğaltmak mümkün.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dünya sistemine bir ayna tutuyor. Aynadaki suretini beğenmeyenler aynayı tutanı taşlıyorlar.
İHA’larımız SİHA’larımız kendimiz üretiyoruz bunları. Dünya sisteminden eşit aktör muamelesi istiyoruz. Cumhurbaşkanımız ‘Dünya 5’ten büyüktür’ dediği zaman bir ayna tutuyor adaletsizliğe isyan ediyor.
(Akşener ittifaka mı davet edildi?) İYİ Parti’nin dayandığı sosyolojiye bakarsanız AK Parti ve MHP ile iç içedir. Burada daha AK Parti ve MHP’nin içinde olduğu Cumhur İttifakı’na yakın durması çok normal. AK Parti’nin 18 yıllık iktidarında geleneksel birçok pozisyon yer değiştirdi. Çok ayrıymış kutupmuş, karşıymış gibi görünen şeylerin siyasi mücadele içinde o kadar olmadığı bir dönüşüm yaşandı. Son Ayasofya meselesinde. Ayasofya CHP’liler için bir mesele olmaktan çıktı. Şimdi İYİ Parti’nin ayrı bir siyasi hareket olarak ortaya çıkması onun AK Parti ve MHP ile sosyolojik türdeşliğini ortadan kaldırmıyor. Cumhur İttifakı AK Parti ve MHP olarak oldukça güçlü. Son 3 seçimde de çok ciddi başarılar elde etti. Cumhurbaşkanlığı sistemi kabaca iki ittifakın yönlendirdiği siyasal alan olarak devam edecek.
Seçime yönelik bir hareket olma ihtimali sıfır. Seçimi erken yapalım gibi bir düşünce yok. Seçimle ilgili olmadığı için bu tartışma başladı şu anda. İYİ Parti’nin baştan beri bu blok içinde yer alması siyasetin tabiatına aykırı bir şey. Devlet Bey’in çağrısı ‘sen gel doğal mecranda ak’. Cumhurbaşkanımız bundan sadece memnuniyet duyar.
AHMET DAVUTOĞLU VE ALİ BABACAN
Şu ana kadar güçlü bir durum ortaya koyamadılar. Siyasi söylem olarak da. Elbette iki siyasi parti bunlar. Tüm siyasi partiler gibi onlar da siyaset yapma hakkına sahip.
İNCE’NİN BAŞLATTIĞI YENİ HAREKET
Bu önemli bir siyasi iddiadır. CHP tabanını kaybetmeden nasıl bir siyasi alan kendisine bulur, inşaa eder onu bilemem. Tabii kendisinin karar vereceği bir konu. CHP’nin içinde yeni bir sese soluğa ihtiyaç var tartışması dönem dönem ortaya çıkıyor. Yeni parti kurarsa şaşırmam. Cumhurbaşkanımız hiç ‘CHP karışır iyi olur’ modunda değil. Cumhurbaşkanı’nın gündeminde İnce yok. Kendisi de söyledi zaten siyasi parti kurma hakkı vardır. CHP’nin geleneksel sınırlarını aşan bir gayreti oldu. Zannediyorum bunun üzerine bir şeyler bina etmek istiyor kendisi.
DOĞU AKDENİZ
Biz yaklaşık 2 aydır Yunanlılar ile müzakere yürütüyorduk. Biz mutabık kaldık bizim açıklamamızdan bir gün önce Yunanistan, Mısır ile böyle bir anlaşma yaptığını açıkladı. Yunanlı mevkidaşımı da aradım ve “Bakın Türkiye’yi dışarıda bırakan hiçbir girişimi kabul etmeyeceğimizi burada kayda geçiriyorum. Böyle bir girişimin olmayacağına dair de sizden söz almak istiyorum.” dedim. Cumhurbaşkanımız büyük bir jest yaptı NAVTEX yayınladığımız halde müzakereler belli noktaya gelsin dedi. Bir gün önce perşembe günü Mısır ile yapılan anlaşma ilan edildiği an Cumhurbaşkanımızdan talimatı net bir şekilde aldık. Görüşmeleri durduruyorsunuz.
Türkiye’yi orada Doğu Akdeniz’de hapsedecek hiçbir girişime onay vermemiz söz konusu değil. Burada bu anlaşmayı bozan ve güveni sarsan Yunanistan tarafıdır.